Sarhoşadam Günlüğü – 19. Gün: Rüya Gördüm, Uyandım mı Bilmiyorum

Bugün uzun süre uyanamadım. Gözlerim açıktı ama ruhum hâlâ başka bir odadaydı. Ares pencerenin önünde bekliyordu. Miyavlamadı. Gelip başıma zıplamadı. Sadece oradaydı. Sanki bekliyordu… benim dönmemi.

Dün gece rüya gördüm. Garip bir rüya. Ev yoktu. Ares yoktu. Ben de yoktum. Sadece bir masa vardı. Üzerinde boş bir defter, bir rakı şişesi ve eski bir şarkı çalıyordu. Ama ses yoktu. Sadece dudak kıpırtısı.

Rüyada masanın karşısına biri oturdu. Kendim gibiydi. Ama benden daha sessiz. Daha yaşlı. Ya da daha kırgın. O bana baktı, ben ona bakamadım.
“Ne oldu bize?” diye sordu.
Ben cevap veremedim. Ares’in sesi gibi bir şey duydum uzaktan:
“Uyan artık.”

Sabah ter içinde uyandım. Ares hâlâ pencere önünde. Sanki rüyaya şahit olmuş gibi bana baktı. Ben de baktım.
“Geri geldim,” dedim.
Sanki anlamış gibi kuyruğunu oynattı.

Kalktım. Mutfağa gittim. Kahve koydum. Bugün rakı değil. Bugün başka bir yalnızlık içiyorum: kendine dönmüş bir adamın sessizliği.

Masaya oturdum. Defteri açtım. Dün gece rüyada gördüğüm sayfa boştu. Kalem elimdeyken, Ares geldi. Patileriyle defterin üzerine bastı.
“Yazma bugün,” der gibiydi.

Camı açtım. Rüzgâr sertti. Yüzüme çarptı. Gözlerim doldu ama ağlamadım. Dışarıda hayat akıyordu. Ama ben hâlâ içimde bir şeyin takılı kaldığını hissediyordum. O rüyada gördüğüm “ben” hâlâ o masadaydı.
Ben dönmüş müydüm gerçekten?

Ares, sobanın yanına döndü. Kıvrıldı. Gözlerini kapattı ama tam kapatmadı. Beni izliyordu. Dışarıdaki yağmur, cama vuruyordu. Zihnim hâlâ içerideydi. Geceyle gündüz arasında sıkışmış gibiydim.

Sonra usulca yazmaya başladım. Ve şu cümle döküldü:

“Bazen bir rüya seni kendine geri getirir… ama uyanıp uyanmadığını asla bilemezsin.”

Ares başını kaldırdı. Göz göze geldik.
O, hâlâ burada.
Ben de belki geri döndüm.
Ama kim bilir… belki de hâlâ uykudayız.