Bu sabah aynaya baktım. Uzun zamandır ilk kez bilinçli olarak. Suratım kaza sonrası biraz daha dağılmış, sakallar da kabarmış. Göz altlarım çökmüş, alnımda kırışıklıklar çoğalmış. Ama asıl dikkatimi çeken neydi biliyor musun? Burnumun üstünde duran ince bir pati çizgisi.
Ares sabah yine patisini yüzüme bastı. Ama bu sefer iz bırakmış. Yüzümde bir kedi iziyle gezdiğimin farkına varınca, saçlarımı karıştırıp pencereye gittim. Gri gökyüzü. Mahalle hâlâ sessiz. Alt kat komşusu yeni taşınan kadın, balkonda kahve içiyor. Ares ona hiç bakmıyor artık. Kıskançlığı sessizliğe dönmüş.
Ben ise aynadaki yüzüme biraz daha yaklaştım ve dedim ki:
“Artık gitme vakti. Tıraş vakti.”
Terlikleri giydim, üstüme eski bir mont aldım. Ares kapıya geldi.
“Sen kal, bu yol yalnız,” dedim.
Ama o anlamadı tabii. Kapıyı tırmaladı. Bir kere “miyav”ladı.
“Yürü hadi,” dedim. “Şahit ol rezilliğime.”
Mahallenin köşesindeki kuaföre yürüdük. En son ne zaman tıraş olduğumu hatırlamıyorum. Belki Ayla varken… Belki o gittiğinden beri bu yüzle duruyorum.
İçeri girdim. Küçük bir dükkan. Aynı berber. İsmi değişmemiş: “Turan Erkek Kuaförü – Güven Veren Eller”
Turan abi beni tanıdı.
“Vay Sarhoşadam! Dünya tıraş oluyorsa sen de olmuşsun demektir.”
Gülümsedim. Oturdum. Ares içeri girmedi. Dışarıdan camdan bakıyor.
Turan Abi makineyi çıkardı, gürültüsü evdeki sobadan bile daha sert. İlk darbe geldiğinde gözümü kapattım. Sanki yüzümden geçmişi kesiyordu. Ayla’nın “şu saçlarını azıcık kes de gözün görünsün” dediği anı hatırladım. Gözüm doldu. Ama belli etmedim.
“Dertli gibisin” dedi Turan Abi.
“Değilim, sadece aynayla kavgalıyım.”
“Kim değil ki…” dedi ve devam etti.
Sakallarım sıfıra indi. Saçlar da kısaldı. O an Ares camdan içeri daldı. Koşarak geldi, kafamın etrafında bir tur attı, sonra sandalyeye zıpladı ve aynaya baktı.
İkimiz de şaşırdık.
Turan Abi dedi ki:
“Kedi bile tanıyamadı seni be!”
Tıraş bitince dışarı çıktık. Aynı sokak ama başka bir adam. Aynı terlikler, aynı simit ama biraz daha ferah bir surat. Ares arkamdan geliyor ama bu kez yavaş. Sanki beni yeniden tanımaya çalışıyor.
Eve vardığımızda aynanın karşısına geçtim.
“Elveda kaza gününün sakalları,” dedim.
Ares geldi. Dizime atladı. Elimi yaladı.
Bunu nadiren yapar. Ama o gün yaptı.
Ve deftere şunu yazdım:
“Bazen bir kedi iz bırakır. Sonra seni o izden kurtarır.”