Sarhoşadam ve Dünyası – Hakkında
Sarhoşadam, hayatın dar sokaklarında yürürken zamanla insanlara küsmüş, hayalleri ceketinin iç cebinde buruşturmuş ama kendine has bir mizahla ayakta kalan bir yalnız adamdır. Ne tam bir umutsuzdur, ne de tam anlamıyla yılmış bir adam. İçinde hep bir yerlerde sönmeyen bir kibrit gibi duran ince bir ışık vardır. O ışık, kimi zaman bir kadehin dibinde görünür, kimi zaman Ares’in bakışlarında.
Evet, Ares…
Sarhoşadam’ın tek gerçek dostudur. Gri tekir bir kedi. Mahallelinin deyimiyle “kötü kedi”, ama aslında sadece fazla doğru. Ares, Sarhoşadam’la konuşmaz ama hep yanındadır. Kimi zaman camın önünde sessizce dışarıyı izler, kimi zaman sokakta çocukların oyununu bölüp eve döner. O, bu evin ruhudur. Sadece bir ev kedisi değil, adeta bir yoldaş, bir hayal bekçisi.
Sarhoşadam’ın dünyasında zaman rakı bardağıyla ölçülür, günler Ares’in mırıltısıyla başlar. İş yoktur ama eksik olan sadece para değildir. Eksik olan, insanın insana sıcak bakışı, geçmişin taş gibi oturduğu hatıralar, evin içini dolduran boşluklardır. Babadan kalma evin duvarlarında eski çerçeveler, antika olmayan ama antika gibi davranan eşyalar, bir zamanlar birlikte yaşanmış ama şimdi sadece suskun kalan köşeler vardır.
Mahallenin kalbi Bekir Abi’nin bakkalıdır. Seksenine merdiven dayamış bu adamın elinde veresiye defteri, gözlüğünün üstünden bakan o tipik “seni biliyorum” bakışıyla her şeyin farkında. Sarhoşadam her seferinde oradan iki rakı, bir peynir ve Ares’e mama alır. Cebinde para yoktur ama Bekir Abi yazmaya devam eder. Bazen gülümseyerek, bazen iç çekerek.
Alt katın kraliçesi Naciye Teyze ise mahalle hikâyelerinin anlatıcısıdır. Herkesi bilir, her şeyi duyar. Sarhoşadam’ı her sabah yönetime şikayet eder ama akşam kapısına çorba bırakır. Ares’e ciğer atar, sonra da camdan söylenir: “Bu kediyi de başımıza bela ettiniz!” Ama aslında o da yalnızdır. Belki de bu yüzden Sarhoşadam’a karşı bir merhametle karışık öfke taşır.
Ve bir zamanlar bu evde bir fotoğraf asılıydı duvarda. Ayla… Sarhoşadam’ın geçmişinde kalan bir isim, bir nefes. Gideli çok oldu ama bazen sobanın sıcaklığı, onun sesi gibi sarar odayı. Ares onu hiç sevmezdi. Ama Sarhoşadam hâlâ onu düşünürken sigarasını ters yaktığını fark etmez.
Bu dünya her gün biraz buruk, her akşam biraz şairane. Hikâyeler uzun değil ama anlamlı. Her gün deftere yazılan birkaç cümle, çizilen bir kare, geçirilen bir sessizlik. Çünkü bazen bir kediyle göz göze gelmek, uzun bir sohbete bedeldir.
Sarhoşadam Günlükleri, yalnızların yalnızlığını kutladığı, sokaklarda kendine ait bir evren kurmuş insanların iç sesi olmayı hedefler. Her çizim bir an, her satır bir iç geçirme, her karakter bir tanıdıktır. Burada her şey gerçektir, hatta yalanlar bile.
Sarhoşadam yalnız olabilir. Ama bu dünya, o yalnızlığı paylaşan herkesle biraz daha çoğalır.